12 Mayıs 2012 Cumartesi

Terry Barrett / Fotoğrafı Eleştirmek

Okuduğum herhangi başka bir kitaptan bu kadar şey öğrenmemiş olabilirim. Kitabın çevirisi çok çok iyi, Yeşim Harcanoğlu yapmış ve Terry abi kitabı Türkçe yazmış dedirtecek kadar akıcı. Dolu dolu olması da sırf fotoğraf eleştirisi üzerine olmamasından geliyor, ya da aslında öyle, ama eleştiri için gerekenleri de işin içine katınca işin boyutu fotoğrafın sınırlarını aşmış. Kitapta sözü edilen eserler, sanatçılar, kuramlar, vs. çok Batı eksenli ancak Türkiye'de konuştuklarımız, öğrettiklerimiz ve öğrendiklerimizin tamamı da o aynı Batı'dan geliyor ve zaten kafamızı pek doğuya çevirmiyoruz. Yazar Amerikalı, Sanat Eğitimi konusunda dersler veriyor ve sanat eleştirisi üzerine başka kitapları da var gördüğüm kadarıyla.

Bu kitabı bu kadar önemsememin sebebi ise ondan çok fazla şey öğrenmiş olmamın yanında şu ana kadar bildiğim şeyleri gözden geçirmemi veya yeniden tanımlamamı sağlamış olması. Yazar önce eleştiriyi tanımlıyor, değişik eleştiri türlerini ve amaçlarını açıklıyor, ondan sonra da fotoğraf eleştirisi yapabilmek için fotoğraftaki muhtemel göndermeleri, sembolleri çözmekten; karşılaştırma yapılacaksa ne ile ve nasıl karşılaştırma yapılacağından, karşılaştırma ölçütlerinin belirlenmesinden; fotoğrafı çekenin yaptığı seçimleri ve bu seçimin biçim ve anlamı nasıl etkilediğinden, fotoğrafın içinde sunulduğu bağlamı ve hatta fotoğrafçı ile tanışıyorsak aramızdaki ilişkiden, vb. gibi genişçe bir yelpazeden bahsediyor. Ama bunu yaparken de sözü hiç dağıtmıyor, hiç konudan saptığını ya da editör kişisiyle  tanışmamış bazı yazarların yaptığı gibi sizi iki paragraf arasındaki sürekliliği bulmak için kafa patlatmaya zorlayan bir kitap değil. Son kısım biraz sıkıcı, çünkü (büyük ihtimalle) kolej öğrencilerine "bak ben senin büyüğünüm" tarzında insan ilişkileri bağlamında eleştiriyi anlatıyor, sesini çok yükseltme, karşıt görüşlere hazırlıklı ol falan gibisinden. Ama onun dışında bir kaç defa okunabilecek bir kitap. Özellikle kuramsal konularda, şimdiye kadar okuyup anlamaya çalışmama rağmen hep yarım yamalak anladığım Derrida, Benjamin, Foucault, Modernizm/Postmodernizm, Yapısalcılık/Postyapısalcılık, vb. gibi isimler ve kavramlardan eleştiri bağlamında yararlanıyor ve sadece "Derrida ne demiş?" yerine "Derrida bunun neresinde?" gibi bir soru sorarak başlangıçtan daha öteden başlıyor anlatmaya ve Derrida'nın ne dediğini ilgili soruyu cevaplamakta kullanarak açıklıyor. Bu sayede okuduklarımı "bu sefer" anlayarak okuduğumu söyleyebilirim. Tabii sadece teorik tartışmalardan ibaret değil kitap, adını duyduğumuz ya da en az bir fotoğrafını gördüğümüz neredeyse tüm isimlerden ve fotoğraf anlayışlarından bahsediyor. Bir de yeni (ilk basım 1990, o kadar yeni) bir fotoğraf sınıflandırma yöntemi öneriyor: Betimsel, Yorumsal, Etik Açıdan Değerlendirici gibi sınıfların olduğu ki verdiği örneklerle ve neden böyle olması gerektiğini açıkladığı kısımlar iyi örtüşüyor.

Neredeyse bir yıldır okunmayı bekleyen bu kitabı dün bitirdim, şimdi de altını çizdiğim yerleri ve aldığım notları gözden geçirmeye başladım. Dipnotlarda alıntı yaptığı kitaplar ve makalelerle birlikte tümden bir gözden geçirme yapabilmeyi umuyorum zira buralarda da çok sıkı kaynaklar var gözüme çarpan. Uzun zamandır aklımdaydı okuduğum kitaplar için bunu yapmak. Bir okuma kadar zaman alacak belki ama bu kitap için değer. Okuyunuz, okutunuz efendim.

8 Mayıs 2012 Salı

Damien Hirst vs. Ergen genç

Sanatta esinlenme, etkilenme ve hırsızlık arasındaki çizgilerin inceliği yüzünden kesin sonuçlanamayan ve kesin sonuçlanamadığı için bitmek bilmeyen tartışmalarla zaman zaman karşılaşıyoruz. Yalnız aşağıdaki gibi bir örnekle daha önce karşılaşmamıştım. Damien Hirst adlı şahıs (şahıs diyince iyice yargıya varmış gibi oldu) (bu arada aynı şahıs İngiltere'nin yaşayan en zengin sanatçısı diye anılıyor) hakkındaki iddialar ciddi ve örneklerle ortaya dökülmüş durumda. Örneğin bir zamanlar arkadaş olduklarını ve birlikte sergi açtıklarını öğrendiğim John LeKay, fikirlerinin Hirst tarafından "sanatsal esinlenme ve kişisel özgünlük olmadan, sadece daha ticari hale getirilerek" çalınıp kendisininmiş gibi sunulduğunu iddia ediyor. Tabii bu iki sanatçının eserlerine biçilen fiyatları karşılaştırmamız gereksiz.
"Imitation may be flattery, but not when Hirst is taking both the financial and artistic credit for their ideas, say Lekay and Precious. LeKay has never sold anything above £3,500, while Hirst's set of three crucified sheep was a reported £5.7m. Precious's butterflies sold for £6,000 against Hirst's version for £4.7m."

Bununla ilgili detaylar şu adreste,

The Guardian, Damien Hirst faces eight new claims of plagiarism

Bundan başka bilindik yayınlar tarafından da bu iddialar dile getirilmeye başlanmış,

The Telegraph, Damien Hirst faces new plagiarism claims
BBC, Damien Hirst art works 'inspired by others'
Artinfo, Is Damien Hirst a Serial Plagiarist?

Ve bu haberlere genelde kaynaklık ettiğini gördüğüm sayfa şurada, THE ART DAMIEN HIRST STOLE.

Peki bunun neresi ilginç, ya da daha önce karşılaşmadığım "aşağıdaki gibi bir örnek" ne? Şudur efendim,

Damien Hirst 'threatened to sue teenager over alleged copyright theft'

Buna göre Damien Hirst, "For the love of God" adlı elmaslarla kaplanmış kafatası eserinin -ki bu eser hakkında daha önce arkadaşı olan bir sanatçının şimdilerde Hirst'i kendisinin eserini çalmakla suçladığını hatırlatırım- bir fotoğrafını kendi kolajında kullandı ve bu nedenle telif haklarını ihlal etti diye 16 yaşında bir ergeni dava ediyor ve eseriyle birlikte kazandığı parayı istiyor.

6 Mayıs 2012 Pazar

Sanat piyasasına dair

Bir ya da iki yıl kadar önce Nazif Topçuoğlu kitaplarına bulaşmam sayesinde farkına vardığım -ve en azından gözardı etmemeye başladığım sanat piyasası üzerine güzel sorular soran bir makale buldum. Özellikle sanat eserlerinin yatırım aracı haline dönüşmesi, kriz dönemlerinde ekonomik varlığın değerini korumak için başvurulması (Altın Standardı yerine Damien Hirst Standardı?), koleksiyoncu/sanatçı/eleştirmen ilişkisinde ve genel olarak sanat piyasasında koleksiyoncunun giderek artan etkisi ve sanat eserinin değeri/fiyatı/anlamı gibi başlıklara değiniyor. Mesela şöyle bir tesbiti var yazarın,

There is a need within art to maintain a degree of accountability within its own market to ensure that the value is not only determined by those collecting the physical artworks.

Afiyetle,

Art as an Autonomous Commodity within the Global Market